MESSALONGHI-PREVEZE-PARGA

Messalonghi’ye vardığımızda saat gece yarısına yaklaşmıştı, hala hareketli olan liman bölgesinde yol üstünde çok sayıda park etmiş araç vardı, bizde karavanımızı uygun bir yere park edip yürüyüşe çıktık. Marinada kısa bir yürüyüşün ardından uykunun davetini kabul edip karavanımıza döndük ve Yunanistan’da ilk defa kamping dışında bir yerde konakladık. Rahatsız eden olmadı ama sanırım yine de tedirgin uyuduk. Messalonghi bölgesi çok sayıda lagünü ile kuşlar için adeta bir cennet.

Buraya veda edip Preveze’ye doğru yol alıyoruz. Preveze denince çoğumuzun aklına Preveze deniz zaferi gelir. Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ile Andrea Dori komutasındaki Haçlı ordusunun arasında geçen savaş Osmanlı ordusunun zaferi ile sonuçlanır. Ama aklımda hep aynı soru, kim bu toprakların ilk sahibi? Bu topraklardan kimler gelmiş, kimler geçmiş? Sınırlar olmasaydı sinirler olmaz mıydı? Neyse bu sorunun cevabını bulmak zor sanırım:( Preveze bir liman kenti, yürüyerek 1 saatte dolaşabileceğiniz bir merkezi var, yol boyunca Nicopolis antik kentinin yıkık duvarları göze çarpıyor, Yunanistan’ın neredeyse her yeri arkeolojik alan:) Şehir merkezinde dolanırken balık kokuları bizi ara sokakta bir tavernaya götürüyor. Burada bir yemek molasının ardından karnımız güzelce doyduğu için Preveze’den kendi adımıza zaferle ayrılıyoruz:)

Sırada Parga var, Preveze’den yaklaşık 40km sonra Parga’ya ulaşıyoruz. Doğrusu Mora’daki tatsız kamping alanlarından sonra yine internetten görüp beğendiğimiz bu yer nasıl çıkacak diye epey endişelendik. Yoldan ayrılıp sahile doğru kıvrıla kıvrıla aşağı indiğimizde gördüğümüz manzara bizi büyüledi. Parga’da seçtiğimiz kamping Lichnos koyunda, sırtını bir tepeye, önünü denize vermiş çok güzel bir yer. Şansımıza karavanımıza denize en yakın bölgede yer buluyoruz. Yunanistan’da yaklaşık 2 haftadır biriken çamaşırlarımızı burada yıkayıp, İtalya için hazırlık yapalım diyoruz. Deniz öyle güzel ki en az 3 gün burada kalıp Zodyak botu da şişirelim diyoruz.

balık video

Kampımız Parga’ya 2.5 km uzaklıkta, Parga şehir merkezine giderken yaklaşık merkeze 1 km kala yol üstünde park etmiş arabalar dikkatimizi çekti, bizde arabamızı buraya park edip yolun kalanını yürüdük. İyi ki böyle yaptık zira yol giderek daralıyor, trafik tıkanıyor ve yakınlarda boş park yeri bulmak zor. Parga merkez küçük bir yer, küçük bir koy, irili ufaklı adacıklar ve tepeye sıralanmış, az katlı rengarenk evleriyle büyüleyici. Sahil boyunca pek çok taverna var ve neredeyse hepsi dolu, hele saat 21.00 den sonra boş masa bulmak çok zor. Tüm mekanların menüsü ve fiyatları girişlerinde duruyor ve siz menüyü incelerken kimse rahatsız etmiyor. Bizde Souluri tavernayı seçtik ve seçimlerimizden gayet memnun kalarak mekandan ayrıldık.

Yürürken mısırcılar, çeşitli oyuncaklar satan satıcılar, müzik ya da dans performansı sergileyenler gibi bizim tatil yörelerimizde de alışageldiğimiz görüntüler var. Ancak burada mekanlardan çıkıp rahatsızlık veren, mutlaka bizi seçmelisiniz diye adeta yapışan çalışanlar yok. Sahilin sonuna doğru yürüdüğümüzde güzelce ışıklandırılmış kale bizi karşılıyor, burası kordonun sonu. Geri dönerken sola ara sokaklara girerseniz çeşitli dükkanların olduğu, kalabalık, hareketli bir çarşı ile karşılaşıyorsunuz. Aslında burası sezonda Bodrum çarşısında dolaşmaktan daha farklı değil.

Parga’da kaldığımız Enjoy Lichnos kampingi çok beğendik, temizlik şahane olmasa da konumu büyüleyiciydi. Eğer sizde İtalya’ya geçmeden önce son hazırlıkları yapalım diyorsanız burası Igoumenitsa’ya yakın konumu ile de avantajlı, çamaşır yıkamak isterseniz 7Euro karşılığında çamaşır makinasını kullanabilirsiniz.

Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel Parga’yı çok beğendik…